25 Ekim 2011 Salı

İşlem Numarası 4

KASA ÇEŞİTLERİ

Bilgisayar kasaları, içerisinde bilgisayarımızın anakartı, işlemcisi, ram bellekleri ve diğer kartlarının dış etkilerden korumak ve bu parçaları bir arada tutmak için kullanılan birimdir.


1. Slim Line (İnce Kasa) : 286 bilgisayarlar ile çıktı monitör üzerine konur. İnce olması iyi ama yeterli genişleme imkanı yok ve iç havalandırma açısından uygun değil.


2. Desktop (kalın kasa)  : 386 bilgisayarlar ile çıktı monitör üzerine konur. Geniş hava dolaşımı iyi ama çok yüksek, monitör üzerine konulunca ergonomik olmuyor.


3. ATX Kasa  : Pentium II’lerle birlikte çıktı. Bu kasalarda güç kaynağı teknolojisi farklıdır.


Bilgisayar güç kaynağı , genellikle metal bir kasa yerleştirilmiş, içinde transformatör ve elektronik devreler bulunan, bilgisayar birimlerinin çalışmaları için gereksinim duyulan farklı gerilim değerlerinde doğru akım sağlayan donanımdır.
Sıradan bir bilgisayarın kullandığı güç kaynağı yaklaşık 450-600 Watt güçtedir.

Anakartın Kasaya Montajı :




Dahili Kabloların Bağlantısı:


A- FAN: PC açıldığında devreye girer ve iç elemanların ısınmasın. engeller.

B- ELEKTRİK DÜĞMESİ: PC'yi açmaya (1 pozisyonu) ve kapamaya (2 pozisyonu) yarar.

C- GERİLİM DEĞİŞTİRİCİ: Bu anahtar sayesinde bulunulan ülkeye göre akımın giriş gücünü seçmek mümkündür. Örneğin A.B.D.'de 110 Volt'a, Türkiye'de 220 Volt'a ayarlanır.

D- BESLEME: Akım prizine bağlanacak olan kablonun yerleştirilmesi gereken prizdir.

E- PS/2 FARE: Farenin bağlanması için seri bağlantı noktası.

F- PS/2 KLAVYE: Klavyenin bağlanması için seri bağlantı noktası.

G- USB GİRİŞİ: USB (Universal Serial Bus), PC'nin farklı tipte donanımlarla diyalog kurmasında kullanılan en yaygın bağlantı tiplerinden birisidir. Tüm yeni nesil bilgisayarlar USB 1.1 standardını ve bunun daha gelişmiş surumu olan USB 2.0 standardını destekliyorlar. Çünkü fareden tutun da yeni model yazıcı ve tarayıcıya kadar birçokcihaz bu tipteki bağlantıyı tercih ediyor.

H- RJ-45 ETHERNET GİRİŞİ: Ethernet, iş ortamlarında PC'leri yerel bir ağa (LAN, Local Area Network) bağlamak için kullanılan en yaygın teknolojidir.

I- SERİ BAĞLANTI NOKTASI: Normalde harici modemin yada diğer harici donanımların sisteme bağlanması için kullanılır.


J- ENTEGRE VİDEO CIKIŞI: Bu bağlantı noktasına monitörünüzü bağlayabilirsiniz. Giriş, direkt olarak anakarta entegre edilmiştir. Her anakart bu özelliği desteklemez.

K- PARALEL BAĞLANTI NOKTASI: Paralel bağlantı noktası, yazıcı ileyapılan standart bağlantılar için kullanılır. Bir yazıcı hem paralel bağlantıyı, hem de USB bağlantısın. destekleyebilir. Sadece paralel bağlantı ve sadece USB bağlantısını tercih eden yazıcı tipleri de vardır.

L- OYUN GİRİŞİ (GAMEPORT): İsminden de anlaşılacağı gibi bu giriş, bilgisayarın oyun donanımlarıyla bağlantısını sağlamaktadır. Oyun çubukları (joystick) bu tip donanımların en tipik örneğidir.

M ve N- SES GİRİŞLERİ: Hoparlörler ve kulaklık için kullanılan girişlerdir. Line-in (M) ve line-out (N) olarak ikiye ayrılırlar. Farklırenkleri, doğru kablonun doğru girişe takılmasını kolaylaştırır.

O- MİKROFON GİRİŞİ: Mikrofonu sisteme bağlamak için kullanılan giriş.

P- GRAFİK KARTI (EKRAN KARTI): Bu PC'de ekstra bir ekran kartı bulunuyor. Kart, monitör bağlantı noktası (P1) ve TV çıkışı (P2)dışında bir de DVI bağlantısı sunuyor (P3). DVI, yeni nesil LCD monitörleri sisteme bağlamak için kullanılıyor. LCD,son zamanlarda giderek yaygınlaşan ve son derece ince bir yapıya sahip olan monitörlere verilen isim.

R- DAHİLİ MODEM: Bu PC, bir adet dahili modeme sahiptir. Modem,internet bağlantısını sağlar.

R1- TELEFON GİRİŞİ: Telefon hattı kablosunun modeme bağlanması için kullanılan giriş.

S- Sisteme eklenecek yeni kartlar için boş yuvalar.




Ön panel kablolarının bağlantısı:








11 Ekim 2011 Salı

İşlem Numarası 3

Belleğin yapısı ve çalışması

Belleğin yapısının temelini, nöronlar ve nöronların bağlantı noktaları olan sinapslar oluşturur Bilim adamlarınca bellek şu şekilde açıklanmaktadır;

"Sinir sisteminde devinimsiz yansımalı sinir devreleri bulunmaktadır Sinir devresini oluşturan yüzlerce nörondan birisi elektriksel haraketliliğe başlayınca bu akım komşu nöronlara iletilir Nöronlar, çemberin son hücresi olan elektrik akımının başladığı nörona tekrar akımı iletirler Böylece elektrik akımının çember boyunca dolaşımı sağlanır

Yansımalı devrelerde aktivitelerin süresi 14-18 saate kadar sürebilir Devrede dolaşıp duran bu sinyal anıları temsil eder Birçok yansımalı devre bir araya gelerek anıları uzun süre canlı tutabilirler

Uzun süreli bellekte ise temel olay 'uzun süreli potansiasyon' dur Bir sinir yolu, üst üste kısa süreli ve güçlü olmayan elektriksel darbelerle uyarıldıktan bir süre sonra tek tek uyarılara daha yüksek genliklte yanıtlar vermeye başlar Dolayısı ile yinelenen bilgi sinir sisteminde kendisine yol açar O bilgi ile bir uyarı geldiğinde, bilginin yolu bilindiğinden tümü birden anımsanır

Ram Bellek
RAM
Günümüz bilgisayarlarında hem okunabilen hem de yazılabilen RAM (Read Acces Memory – Rastgele Erişimli Hafıza)’ler kullanılır. RAM’ler birbirinden bağımsız hafıza hücrelerinden oluşur. Her hücrenin çift yönlü bir çıkışı vardır. Bu çıkış veri yoluna, veri yolu da işlemciye bağlanır ve işlemci ile RAM arasındaki bilgi alışverişi yapılır. Bu adresleme yöntemi ile RAM’deki herhangi bir hafıza hücresine istenildiği anda diğerlerinden bağımsız olarak ulaşılır. Rastgele erişim ifadesi buradan gelmektedir.
RAM’lerde bilgiye erişim hızı nanosaniyeler ile ifade edilir. Bu hız ortalama 50-60ns arasındadır. Fakat günümüzde kullanılan RAM’lerde bu hız 8ns ye kadar düşmüştür.
RAM’lerin kapasiteleri 16K’dan başlayıp 512MB’a kadar çıkmaktadır. Günümüz PC’lerinde ortalama 64MB RAM kullanılmaktadır.

DRAM (Dinamik RAM)
DRAM daha çok kişisel bilgisayarlarda kullanılan bir hafıza türüdür.
DRAM’lerde verilerin saklanması için üzerinde enerji depolayan kondansatörler kullanılır. Fakat bu kondansatörler zamanla (çok kısa zamanda) üzerlerindeki enerjiyi kaybederler. Dolayısıyla enerji varken 1 durumunda olan hücre enerji boşalınca 0’a döner. Bu durumda bir transistörün açılıp kapanması suretiyle sürekli olarak bu enerjinin tazelenmesi gerekmektedir. Dinamik ifadesi buradan gelmektedir.

SRAM (Statik RAM)
SRAM ’lerde DRAM’lerde olduğu gibi kondansatörler kullanılmaz. Bunun yerine her hücre için altı adete varan transistör kullanılır. Bu RAM’lerde bilgiler yüklendikten sonra sabit kalır. Sürekli enerji tazelemesi gerekmemektedir. Bu tip hafızalar daha pahalıdır. Bu yüzden kişisel bilgisayarlarda fazla tercih edilmemektedir.


EDRAM (Enhanced DRAM)

Geliştirilmiş DRAM’ler L2 cache hafızada kullanılır. 35 ns. DRAM içerisine 256 bayt 15 ns. SRAM eklenmesi suretiyle oluşturulmuştur. EDRAM aynı zamanda SRAM bölgeleri, verileri, yavaş olan DRAM bloklarından toplayabildiklerinden hız kazanır. Veri istendiğinde yavaş olan DRAM 128 bitlik bütün bir bloğu hızlı olan SRAM’ gönderir.




EDO RAM

Anakart ya da video kartında ana hafıza olarak kullanılan EDO RAM ile CPU-hafıza bant genişliği saniyede 100 MB’dan 200 MB’a çıkarılmıştır. EDO RAM’ler Pentium işlemcili anakartlarda kullanılmıştır. Pentium II’ler ile EDO RAM’ler yerini SDRAM’lere bırakmıştır.


SDRAM

İşlemcilerin hızlanması ile birlikte bu işlemcilerin maksimum seviyede işlem görebilmeleri için yüksek hızlı RAM’lere ihtiyaç duyulmuştur. SDRAM’le birlikte işlemci ve RAM birbirine aynı saat hızında kilitlenirler. Böylece işlemci ve RAM aynı saat hızında senkronize olarak çalışmaktadır.
Günümüzde kullanılmakta olan 66 MHz., 100 MHz, ve 133 MHz. SDRAM’ler vardır. Tercih edeceğiniz SDRAM tipi, işlemcinin kullandığı veri yolu saat hızı ile aynı olmalıdır. Yani 100 MHz. veri yolu kullanıyorsanız. PC 100 SDRAM kullanmanızda fayda vardır.


SGRAM (Senkronize Grafik RAM)

Video adaptörleri ve grafik hızlandırıcılarda kullanılan bir tür DRAM türüdür.
SGRAM’de SDRAM gibi 100 MH’e kadar CPU saat hızına kendini senkronize edebilir. Bununla birlikte yoğun grafik işlemleri için bant genişliğini artırmak amacıyla gizli yazma ve blok yazma gibi bazı teknikleri kullanır.


RDRAM
Kısaca RIMM olarak adlandırılan bu RAM, 100 MHz sınırını aşarak 400 MHz’e kadar hızlı bir performans sağlamaktadır. Bu RAM çeşidi i810E ve i820 chipsetlerle uyumlu olarak çalışmaktadır.
Bir Rambus DRAM, SDRAM’den çok daha yüksek bir performans sunar.


VRAM (Video RAM)

Video adaptörlerinin kullandığı özel amaçlı hafızalardır. Klasik RAM’in aksine, VRAM iki farklı aygıta eş zamanlı olarak bağlanabilir. Bu durum bir monitörün ekran güncellemesi için VRAM’a erişirken bir grafik işlemcinin de aynı zamanda yeni veriler sunmasına imkan verir. VRAM’ler DRAM’lerden daha pahalıdır ve daha iyi grafik performansı verirler.


ECC (Error Correction Code)

Bilindiği gibi bilgisayardaki bilgiler 1 ve 0’lardan oluşmaktadır. Bu değerler bazen ortam hataları, elektronik parazitler veya kötü bağlantılar gibi sebeplerden değişebilmektedir. Mesela 1 değeri 0’a dönüşebilir. Bu durum karşısında hatayı düzeltmek için ECC parite biti kullanılır.


ROM Bellekler

ROM ( Read Only Memory )
İki bellek türünden birisi olan ROM, RAM'in aksine üzerindeki bilgiler kalıcıdır.
Standart ROM üzerindeki bilgiler hiçbir yol ile değiştirilemez veya silinemez. ROM
birimine bilgi kalıcı olarak yerleştirilmiştir ve içerik kesinlikle değiştirilemez. Bilgisayarınızı
kapatsanız bile üzerindeki bilgiler gitmeyecektir. BIOS gibi bilgisayarınız için önemli
bilgilerin tutulduğu bir yapıda, özel yöntemlerle silinebilen ROM çeşidi kullanılır. BIOS
üzerinde kullanılan bilgiler oldukça önemli olduğundan ROM, habersiz olarak yapılan
kopyalama ya da silme işlemlerinin önüne geçmiş oluyor.
ROM’un bilgisayar başlatıldığında yerine getirdiği görevleri:

  • POST (Power On Self Test): Bütün komutların test edilmesi işlemidir.
  • CMOS komutlarına bağlı olarak Setup komutlarını işletir.
    • Donanımla bağlı olan BIOS komutlarını yerine getirir.
      İşletim sistemini çağıran BOOT komutlarını yürütür.


  • Günümüzde ROM'un birkaç versiyonu vardır. Bu versiyonlar gerekli alanlarda, özelliklerine uygun bir şekilde kullanılıyor.

    PROM (Programable Read Only Memory-Programlanabilir Yalnızca OkunurBellek)
    PROM’un özellikleri temelde ROM’la aynıdır. Bir kez programlanır ve bir daha programı değiştirilemez ya da silinemez. Ancak PROM’un üstünlüğü yonganın fabrikada yapılırken programlanmak zorunda olmayışıdır. Herkes satın alabileceği PROM programlayıcısı ile amaca göre PROM’a bilgi yazılabilir.


    EPROM (Erasable Programmable Read Only Memory - SilinebilirProgramlanabilir Yalnızca Okunur Bellek)

    RAM’lerin elektrik kesildiğinde bilgileri koruyamaması, ROM ve PROM’ların yalnızca bir kez programlanabilmeleri bazı uygulamalar için sorun oluşturmuştur. Bu sorunların üstesinden gelmek için teknoloji devreye girmiş ve EPROM’lar ortaya çıkmıştır. EPROM programlayıcı aygıt yardımı ile bir EPROM defalarca programlanabilir, silinebilir. EPROM programlayıcı, EPROM’un üzerindeki kodlanmış programı mor ötesi ışınlar göndererek siler. Yonganın üzerindeki pencere, parlak güneş ışığı EPROM’u kolayca silebileceğinden programlama işleminde sonra EPROM’un üzeri bir bantla kapatılır.




    EEPROM (Electrically Erasable Read Only Memory - Elektiksel OlarakSilinebilen Programlanabilen Yalnızca Okunur Bellek)

    Şu anda bilgisayarınızın BIOS'unuzun kullandığı ROM tipi EEPROM'dur. EPROM'a benzer olarak EEPROM'da silinebilir ve yazılabilir. Adı üzerinde, silme işini elektriksel olarak yapabiliyorsunuz. Yani ultraviyole ışığını kullanarak bilgileri silmek o kadar zor değil. BIOS'lar EEPROM kullanırlar. Bu sayede ana kart üreticileri güncelleşmiş BIOS'larını yazabiliyorlar.


    BELLEK SEÇİMİ

    Kullanacağımız bellek tipine karar vermemizdir.
    Standart işlemler yapmak için 256 MB ile donatılmış bir bellek yeterlidir 
    • Ancak oyun oynamak ya da video işlemek gibi amaçlarınız varsa, daha fazla belleğe ihtiyacınız olacağını da bilmelisiniz.



















2 Ekim 2011 Pazar

İşlem Numarası 2


İşlemcinin Yapısı...


Çekirdek (Core):
Komut çalıştırma işlemlerini yapan bölümdür. Çalıştırma birimi (execution unit)
olarak da bilinir.


ALU (Aritmetik Lojik Unit / Aritmetik Mantık Birimi):
İşlemci tarafından gerçekleştirilecek matematiksel ve mantıksal işlemlerin yapıldığı

bölümdür.

Ön Bellek (Cache):
Ön bellek çalışmakta olan
programa ait komutların, verilerin geçici olarak saklandığı yüksek hızlı hafızalardır.

İşlemcinin komutları daha hızlı yüklemesini sağlayan bu hafıza genellikle L1 (Level
1) ve L2 (Level 2) olmak üzere iki kısımdan oluşur. İşlemci, ihtiyaç duyduğu komutu ilk
önce L1 ön bellekte (L1 ön bellek L2 ön bellekten daha hızlıdır.) arar. Eğer işlemcinin
aradığı komut burada yoksa L2 önbelleğe bakar. Eğer burada da yoksa sırasıyla RAM ve
sabit disk üzerindeki sanal hafıza üzerinde arar.

Kontrol Birimi:
İşlemciye gönderilen komutların çözülüp (komutun ne anlama geldiğinin
tanımlanması) işletilmesini sağlar. İşlemci içindeki birimlerin ve dışındaki birimlerin eş
zamanlı olarak çalışmasını sağlayan kontrol sinyalleri bu birim tarafından üretilir.

İşlemci Çeşitleri;
8086/8088:
Intel, 16 bitlik 8086 işlemcisini 1978 yılında piyasaya sürdü. Yüksek seviyeli programlama dillerine ve daha etkin işletim sistemlerine sahip ilk işlemci olan 8086, IBM uyumlu sistemlerin temelini oluşturdu. 8086 işlemci 16 bit veri yolunu kullandığı için; 16 bit ana kart gerektirdiği için pek yaygınlaşmamıştır.
8086’nın arkasından çıkan 8088 işlemci ile IBM ilk kişisel bilgisayarı (PC) piyasaya sürdü. Bu ilk işlemci dış veri yolu olarak 8 biti destekliyordu ve 4.77 MHz saat hızında çalışmaktaydı ve yaklaşık olarak 29.000 transistor kullanılmıştır.




80286:

Kısa bir süre sonra Intel, 80286 işlemcisini çıkartarak PC performansını yeni bir seviyeye yükseltti. 80286 işlemci 16 bit veri yolunu hem içte hem de dışta kullanabiliyordu.
80286’lar fiziki olarak 8088’den daha küçük bir alana çok daha fazla güç sığdırdığı için işlemcinin hızı 8, 10, 12, 16 Mhz. aralığında değişirdi. 16 Mhz. Turbo moda ulaştığı için işlemcinin daha fazla ısınmasına sebep olurdu. Bu ısınmayı önlemek için mikro işlemcinin üzerine ısıyı dağıtan metal bir kaplama konuldu. Yaklaşık 130.000 transistor kullanılmıştır.


80386DX VE 80386SX:
Intel’in bir kuşak sonraki işlemcisi olan 80386 işlemcisi PC dünyasına büyük değişiklikler getirdi. SX ve DX modelleri olan bu işlemcinin en büyük özelliği 32 bit bir işlemci olmasıydı.Üzerinde yaklaşık 250.000transistpr kullanılmış ve işlemcinin hızı SX modelinde 20-25 Mhz, DX modelinde 32-40 Mhz aralığındadır.
DX modeli; hem kendi içinde hem de dış birimlerle 32 bit veri iletişimi yapabiliyorken, SX modeli ise; kendi içinde 32 bit dış birimlerle 16 bit veri iletişimi yapabiliyordu. SX modeli 1 MB adresleyebilirken, DX modeli 4 GB bellek adresleyebiliyordu.


80486:

Intel Nisan 1989 yılında i486 işlemciyi piyasaya sürdü. i486 işlemcisi aslında bir 80385 işlemci ile 80387 matematik işlemcinin birleşmiş haliydi. 1.200.000 transistor kullanıldığı için 80386’lara göre oldukça hızlıydı. Hızı 40-66Mhz. arasında değişiyordu. 80486 hem kendi içinde hem de dış birimlerle 32 bit veri iletişimi yapabilir.


PENTIUM:
80486 işlemcilerin hızla yaygınlaştığı bir dönemde Intel P5 kod adıyla tasarladığı yeni işlemci ailesini Pentium adıyla piyasaya sürdü. Dış veri yolu 64 bit iç veri yolu ise 256 bit olan bu işlemci iki adet ayrık 8K’lık önbelleğe sahiptir. Pentium işlemci 486’lardan farklı olarak iki adet tamsayı işlemcisine sahiptir. Kayan nokta işlemcisi de iyice geliştirilmiştir. Ayrıca 486 işlemcilerde olmayan Branch Protection (dallanma tahmini) teknolojisi kullanılmıştır. Bu teknoloji, program sırasında işletilecek olan dallanma (jump) komutlarının dallanacağı tahmin edilen kod kümelerinin daha hızlı erişilen bir ortama kopyalayarak işlenmeye başlanmasına dayanır. Bu şekilde % oranında performans artışı sağlanır.
Pentium işlemciler 0.28 mikronluk BICMOS ve CMOS teknolojisi ile üretilmişlerdir. 60 MHz, 75 MHz, 90 MHz, 100 MHz, 120 MHz, 133 MHz, 166 MHz, 200 MHz ve 233 MHz saat hızında üretilmişlerdir.


PENTIUM PRO:

Pentium işlemcilerin yaklaşık iki katı işlemci gücüne sahip olan bu işlemcilerde 5.5 - 6.1 milyon arasında transistor kullanılmıştır. +2.9V besleme gerilimi ile çalışan bu işlemci 166 MHz, 200 MHz, 233 MHz ve 266 MHz saat hızlarında üretilmişlerdir. Bu işlemci daha çok server bilgisayarlar için tasarlanmıştır ve x86 tabanındaki işlemciler için yazılmış tüm yazılımları desteklemektedir. Pentium Pro öncelikle 32 bitlik programlara ihtiyaç duyar. Bu sebeple işlemcinin tam performansla çalışabilmesi için Windows NT gibi gerçek 32 bitlik işletim sistemi kullanılmalıdır.


MMX Teknolojisi:

Intel, 1997’nin başlarında Pentium MMX işlemciyi piyasaya sürerek Pentium tasarımına yeni bir boyut kazandırdı. Multi Media Extension’ın kısaltılmışı olan MMX , Pentium işlemcisine 57 adet yeni komutun eklenmesiyle oluşmuş bir işlemcidir. Yani birkaç komutun yaptığı bazı işlemler tek komutta toplanmıştır. Single Instruction - Multiple Data -SIMD (Tek Komut - Çoklu Veri) teknolojisinin kullanıldığı bu işlemcilerde tek bir komutun getirdiği bir çok işlem paralel olarak bir arada yapılabilmektedir.
Bu işlemcilerde multimedya için komut setinin genişletilmesiyle, birlikte L1 önbellek kapasitesi de 32 KB’a yani iki katına çıkartılmıştır. İşlem performansı söz konusu olduğunda MMX işlemcilerin verimliliği tartışılmaz. MMX işlemcilerin hızlı olmasındaki en büyük faktör önbelleğin büyüklüğüdür. Ayrıca MMX işlemcilerde besleme gerilimi 5V veya 3.2V’tan 2.8V’a düşürülerek işlemci çekirdeğindeki kayıp performans düşürüldü. Bu sayede yüksek saat hızına rağmen işlemci daha az ısınmaktadır.

PENTİUM II:

MMX teknoloji ile yakaladığı performansı Pentium Pro ile birleştiren Intel Pentium II işlemcileri piyasaya sürdü. Pentium II işlemciler hem yapı olarak hem de fiziki olarak önceki işlemcilerden farklılıklar taşımaktadır. Önceki işlemcilerde Soket 7 yi kullanan Intel Pentium II ile birlikte SEC (Single Edge Contact) adını verdiği ve Slot 1’e girecek yapıda bir dizayn kullandı.
Pentium II ailesinin ilk modeli 233 MHz hızında üretildi. Arkasından 266 MHz, 300 MHz ve 333 MHz modelleri geldi. Intel bu aşamadan sonra 66 MHz’lik veri yolunun yanında 100 MHz’lik veri yolunu da kullanmaya başladı ve daha sonra çıkan işlemciler 350 MHz, 400 MHz ve 450 MHz olarak çıktı.
Pentium II’lerin yapılarındaki ve veri yolu hızlarındaki bu değişiklikler beraberinde
anakartların da çeşidini artırdı. 66 MHz veri yolunu kullanan Pentium II’ler için 440LX chip set kullanan anakartlar üretildi. Arkasından 100 MHz veri yolu kullanan işlemciler için 440BX chip setli (aynı zamanda 66 MHz veri yolunu da destekler) anakartlar üretildi.
Pentium II ailesinin son ferdi olan 450 MHz den sonra Pentium III’ler piyasaya sürüldü.

CELERON:

Bu Daha çok iş istasyonları ve CAD/CAM gibi geniş uygulamalar için tasarlanan Pentium II’ler son kullanıcılar için pahalı gelmekteydi. Bu durumu değerlendiren Intel, son kullanıcılara yönelik yeni bir işlemci piyasaya sürdü. Celeron ismini verdiği bu işlemcilerin Pentium II’den en büyük farkı L2 ön belleğinin olmamasıydı.
Bu serinin ilk ferdi 266 MHz olarak tasarlanmıştır. L2 ön belleği olmayan Celeronlar Pentium Pro ile aynı performansı göstermektedir. 266 MHz işlemcinin arkasından yine L2 önbelleği olmayan Celeron 300 üretildi.
İlk nesil Celeron işlemcilerin fiyatı çok cazip olmasına rağmen önbellek gerektiren uygulamalarda yetersiz kalması bu işlemcilere ilgiyi azalttı. Bu sırada Intel yine bir atak yaparak 128KB L2 önbelleğe sahip Celeron 300A işlemcisini üretti. Arkasından gelen 333 MHz, 366 MHz, 400 MHz, 433 MHz ve 466 MHz işlemciler 128 KB önbellek geleneğini devam ettirdiler.
Celeron işlemciler 333 MHz’e kadar Slot-1 yapısında üretilirken (Şekil 3 ) bundan sonra Soket-370 yapısında üretilmiştir.
Bu işlemciler 0.25 mikron CMOS teknolojisi ile imal edilmişlerdir. Önbellek içermeyen Celeron işlemcilerde 7.5 milyon transistor varken önbellek içeren işlemcilerde 19 milyon transistor olduğunu görmekteyiz.
Celeron’ların içerdiği 128 KB önbellek işlemcinin içerisindedir ve çekirdek ile aynı hızda çalışırlar. Bu, Celeron işlemcilerin daha kolay overclock edilmelerini sağlar. Ancak Pentium II’ler her zaman Celeron’lara göre daha üstündürler. Çünkü daha önce de belirttiğimiz gibi Celeron’lar son kullanıcılar için, Pentium II’ler ise daha kapsamlı işler için tasarlanmıştır.

PENTIUM III:

İşlemciye 70 adet yeni komut eklenmiş ve bu komutları kullanan birimlerde değişiklikler yapılmıştır. Bu komutlar MMX’teki gibi belli bir konuya mahsus komut değillerdir ve üç ana başlık altında toplanırlar.
Intel’in SIMD (Single Instruction, Multiple Data Parallelism - Çoklu Veri Paralelliği Sağlayan Tek Çevrimli Komutlar) genişletmeleri olarak adlandırdığı bu komutlar işlemci içinde farklı çalıştırma birimlerinde işletilirler. Bu komutlardan ilk 50’si FPU (Floating Point Unit - Matematik İşlem Birimi) içerisinde işlenir. Bu şekilde SIMD FPU komutları normalde onlarca saat çevriminde halledilebilecek 32-bitlik çarpımları tek bir saat çevriminde yapabilmekte ve bu komutlarda aynı anda 4 tanesi birden işletilebilmektedir. Bu sayede 3 boyutla ilgili hesapların yapılma süresi ve MPEG-1 ve MPEG-2 kodlarının çözümleri daha kısa zamanda yapılabilmektedir.
Bu komutlarla birlikte işlemciye eklenmiş diğer yapısal bir değişiklik de 8 adet yeni registerdir. Bu yeni register’lar işlemcide yeni SIMD FPU komutları tarafından kullanılmak üzere yer alıyorlar. Register’lar 128-bit’lik bir genişliğe sahiptir. Bu sayede birden çok (dörde kadar) FP ucu bir register’a yüklenebiliyor ya da SIMD komutları bu register’larda saklanabiliyor. Bu şekilde Intel, RISC işlemcilere göre en büyük eksiklik olan register sayısının azlığını yavaş yavaş kapamaya başladı.
Pentium III işlemcilere eklenen komutlardan 12 tanesi “yeni medya” komutları olarak adlandırılarak MMX ünitesince değerlendirilmektedir. Daha hızlı işlenen iki boyutlu grafikler ile video oynatımı, MPEG çözümünde extra hız, codec’lerin kullanılmasında kolaylık ve daha hızlı istatistiki bilgi kullanılması mümkün olmaktadır.
Diğer 8 adet komut ise Pentium III’ün dış dünya ile konuşmasını sağlayan bus kontrolörüne eklenmiştir. Bu komutlar sayesinde daha büyük 3D veri tabanlarının kullanım hızını, düzgün video akışını ve performansı düşüren hafıza ıskaları konularında işlemler olur.
Pentium II’nin önbelleği işlemci hızının yarı hızında çalışmaktaydı. Bu durum Pentium III’de de devam etmiştir ve bu durum performansı bir miktar düşürmektedir. Pentium III’lerin yeni çıkan bazı modellerinde cache bellek 256 KB’a düşürülmüş ve çekirdek içerisine konarak işlemci ile aynı hızda çalışması sağlanmıştır. Bu modellerin sonuna “E” harfi konmaktadır.Ayrıca normalde 100 MHz veri yolu hızında çalışan Pentium III işlemcilerin yine yeni çıkan modelleri 133 MHz hızında çalışmaktadır. Bu modellerin sonuna da “B” harfi eklenmektedir. Mesela Pentium III 600EB işlemcisi 133 MHz hızında çalışan ve 256 KB cache belleğe sahip bir işlemcidir.

PENTIUM IV:
Intel, Hyper Thread (HT) teknolojisine sahip Pentium 4 modelleri üretmektedir.Bu model işlemciler iki ayrı işlemci varmış gibi çalışabilmekte ve buna uygun yazılmış yazılımlarla kullanıldığından çift işlemci gücü sunabilmektedir. Bu tür bir CPU alındığında bilgisayarın açılışında iki ayrı işlemci rapor edilir ve Windows da iki ayrı işlemci varmış gibi davranır. HT özelliğine sahip bir işlemci içinde iki farklı çekirdek bulunur ve iki ayrı işlemci varmış gibi davranır.
Windows NT, 2000 ve XP serisi Windows sürümleri birden fazla CPU’yu desteklediklerinden bu işletim sistemlerinde HT özelliğine sahip bir işlemciyle performans artışı kaydedilir. DOS, Windows 9x serisi işletim sistemleri ise tek CPU ile çalışacak şekilde dizayn edildiğinden HT özelliğine sahip işlemci gücünü kullanamazlar.

Şu anda Pentium 4 işlemciler sadece kutulu olarak satılıyor, dolayısı ile kutudan da Pentium 4’e özel, kocaman bir soğutucu çıkıyor. Bu koca soğutucu, işlemciye hayli karmaşık ve sağlam bir sistemle bağlanıyor. Hatta Asus T-10 gibi, tam olarak ATX 2.03 standartını destekleyen kasalarda, olay daha da karmaşık, bu kasalarda anakartın üzerindeki kelepçe mekanizması direkt kasaya bağlanıyor ve buradan destek alıyor.

Pentium 4 çok çok ısınıyor. Bu nedenle, kutudan çıkan özel soğutucusunu kullanmak şart. Gerek AMD, gerekse Intel’in Gigahertz düzeyini aşan bu yeni işlemcilerini üzerinde soğutucusu olmadan çalıştırmanız işlemciyi bir kaç saniyede öldürebilir.bir Pentium 4 terfisi size işlemci, anakart, RDRAM ve kasa değişimine mal olabiliyor.

İşlemci Seçimi:

İşlemci (CPU), bilgisayarımızın 1. ana parçasıdır, yani sistemin beynidir. Bu yüzden bir bilgisayar alırken ve o bilgisayarı minumum 3-4 yıl kullanacağımızı varsayarsak alacağımız işlemci hem iyi performanslı olmalı, hem geleceğe dönük olmalı, hem de makul bir fiyatta olmalıdır.


İşlemci Montajı:
LGA 775'e İşlemci Montajı ve Güç Tüketimi

LGA775 işlemci kullanımında ve kurulumunda uyulması gereken bazı önemli kurulum ayrıntıları bulunmaktadır.Eğer kuruluma dikkat etmezseniz işlemcinize ve işlemci yuvanıza zarar verebilirsiniz.

P4 işlemciler artık yeni bir arabirime sahipler. Bu yeni işlemcilerdeki en büyük değişiklik artık altlarında bacaklarının bulunmaması. Artık işlemcinin altında dokunulmaması gereken ve işlemcilerin LGA775 (Soket 775 / Socket T) isminin kaynağı olan 775 adet kontak noktası bulunuyor.

Dikkat edilmesi gerek noktalar:
  • İşlemcinin altındaki kontak noktalarına ve soket içindeki pinlere dokunmayın!
  • İşlemciyi yuvaya eğim yapmayacak şekilde oturtun.


Kolu kenara çekip kaldırdığınızda soketin kenarlarını kapatan çerçeve serbest hale geliyor.


Serbest kalan metal çerçeveyi elinizle basitçe kaldırabilirsiniz.


Temelde LGA 775 soketi şekilde görülenden ibaret. İşlemcinin iğneler üstüne "yumuşak iniş yapması" gerekiyor.


Yeni işlemcinin görünüşü.


Dikkatle yerleştirmeye dikkat edin. Sakın düşürmeyin ve olabildiğince dengeli ve yavaşça oturtun.

İşlemciyi dik olarak yerine oturtun ve düzgün oturduğundan emin olun. İşlemcinin oturup oturmadığını bakarak anlayabilirsiniz kolu yerine kilitlemeden önce işlemciye her yönden eşit baskı uygulandığına dikkat edin ve işlemciyi elinizle zorlamayın. Eğer işlemci yerine tam oturmamışsa kenarlarından tutup dikkatlice kaldırın ve yeniden yerleştirmeyi deneyin.


Çentikler işlemciyi yanlış oturtmanızı engelliyor.



Açık kolun gösterdiği yöndeki işlemci üzerindeki yazıların okunabilmesi gerekiyor.



Şimdi çerçeveyi işlemci üzerine kapatın ve işlemcinin üzerindeki ısı yayıcıya yaslandığından emin olun.



Dikkatle kolu kapatın...



... ve işlem tamam. 


İŞLEMCİ SOĞUTMASI
Soğutmanın Önemi:
Her elektronik devre elemanı çalışırken ısınır. İşlemciler gibi yoğun işlem yapan elektronik elemanlarının ise ısınmaları daha yüksek düzeydedir. Belli değerden sonra yüksek ısı, işlemciye zarar vermektedir. Bu nedenle işlemcilere soğutma düzeneği takılmalıdır. Soğutma işlemi iki aşamadan oluşur : İşlemcinin üzerindeki ısıyı emerek işlemcinin ısısını azaltma ve emilen ısıyı dağıtarak işlemciden uzaklaştırma. İşlemcilerin çok ısınmaları durumunda otomatik olarak kapanma özellikleri olmalarına rağmen, bu teknoloji her zaman işe yaramayabilir ve işlemci yanabilir. Bu nedenle işi sağlama alıp, işlemcinin ısısını dengede tutmak gereklidir. İşlemciye uygun olmayan soğutucu düzeneğinin seçilmesi veya soğutucu düzeneğinin yanlış takılması kimi zaman ufak ısı artışlarına neden olurken, kimi zaman sistem çökmelerine, kilitlenmelere hatta işlemci yanmalarına neden olabilmektedir.




Soğutucu Malzemeleri
Soğutucu:
Soğutucu (Heatsink-hiğtsink diye okunur), işlemcinin üzerine yerleştirilen ve işlemcinin çekirdeğindeki ısıyı kanatlarına çeken metallerdir. Kimi soğurucular kalın, kimileri ise ince kanatlara sahiptir. İnce kanatlı soğurucular daha çok ısı çekerler, fakat daha pahalıdırlar ve daha kolay kırılabilirler. Soğutucular alüminyum, bakır metallerinden yapılır. Tamamı alüminyum olan, işlemci üzerine oturan kısmı bakır, geri kalanı alüminyum olan soğutucular; tamamı bakır olan soğutucular vardır. Bakırın ısı iletimi alüminyumdan daha fazladır.




Soğutucu seçerken eldeki işlemciye uygun tasarlanmış olanını kullanmalısınız. Bir tür soket için tasarlanmış olan soğutucuyu başka tür bir soket üzerine yerleştirilmiş işlemci üzerinde sabitlemeye çalışırken işlemciye zarar verebilirsiniz. Kimi zaman uygun olmayan soğutucuyu yerine bir türlü sabitleyemezsiniz ve hatalı bir ürün aldığınızı fark edersiniz.Tabiki ne olursa olsun sabitlerim derseniz çatlamış bir işlemciyle veya yeterince sogutmayan bir düzenekle karşı karşıya kalabilirsiniz.Soğutucuların internet sitelerindeki işlemci uyumlulugu (compatible CPUs) özelliğine bakarak soğutucunun hangi işlemcilere uygun olarak üretildiğini tespit edebilirsiniz. Ayrıca internet sitelerinden soğutucuların birçok özelliğini öğrenebilirsiniz. Soğutucuları ayrı bir  parça olarak satın alabilirseniz de, çoğu zaman soğutucu ve fan bir paket hâlinde satılır. Kimi soğutucuları yerleştirirken tornavida gerekebilir. Tornavidayı da kullanırken elinizden kaçmamasına dikkat etmelisiniz. Çünkü ana kart üzerinde oluşabilecek çizikler ana kartı çalışmaz hâle getirebilir.

Fanlar:
Fanlar bilgisayar sistemlerinde ısınan donanımlar üzerindeki ısıyı dağıtmak amacıyla kullanılan pervanelerdir. Fanlarda işlemci üzerine sabitlenmeyi sağlayan mandal/kilit düzeneği ve kanatları döndürmeye yarayan motor bulunmaktadır. Soğutucunun üzerine yerleştirilirler. Farklı boyutlarda üretilirler. Markadan markaya fiyat değişmekle birlikte genel olarak büyük olan fanlar, küçük olanlardan daha pahalıdır. Büyük fanlar, küçük fanlara göre daha fazla hava akışı sağlar. Eğer fanı soğutucudan ayrı olarak satın alacaksanız dikkat edeceğiniz nokta, soğutucunuz için uygun boyutta bir fan seçmektir. Büyük fanların ittiği hava miktarı, küçük olanlardan daha fazla olduğundan genel olarak ürettiği gürültü miktarı da daha fazladır. Bilgisayarda yazı yazma, internette gezinme  vb. programlar kullanırken işlemci fazla zorlanmadığından fazla ısı üretmez. Dolayısıyla fan yavaş döner ve az gürültü çıkarır. Fakat bilgisayarı zorlayan uygulamalarda (örneğin, sistem gereksinimi yüksek olan oyun, grafik programlarında) işlemci, yoğun çalıştığından ürettiği ısıyı gidermek için fan daha hızlı döner ve fazla gürültü çıkar.Fan motorunun gereksinim duyduğu elektrik, ana karttaki “CPU Fan” yazılı bağlantı noktasına takılan enerji kablosuyla sağlanır.Büyük kanatlı fanlar, küçük kanatlı fanlara göre düşük devirde daha etkili soğutma sağlar. Bu da gürültüyü azaltır. Fanın dönüş hızı arttıkça soğutma oranı da ürettiği gürültü de artar. Kasanın yapıldığı metal inceyse fanın gürültüsü daha fazla duyulur. Fanın hareket ettirebildiği hava miktarı dakikada fit küp (cubic feet per minute=CFM) şeklinde ölçülür. Ürettiği hava akışı yüksek olan fan daha etkili soğutma gerçekleştirir. Kutulu (Box) işlemciler, kendilerine uygun soğutucu ve fan ikilisi ile gelmektedir. Diğer işlemciler içinse doğru soğutucu ve fan seçebilmek önemlidir. Günümüzde hem fanın soğutma etkinliğini artırmak hem de görünüşü çekici kılmak amacıyla çok çeşitli tasarımlarda fanlar üretilmektedir.